Bu maddelere karşı kişide ekstra bir alerjik reaksiyon oluşabileceği ve ‘ikincil bakteriyel enfeksiyon’ denilen her türlü yaralanma sonrası o bölgenin bakteri enfeksiyonlarına karşı giriş kapısı oluşturabileceği unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı. Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Havva Hilal Ayvaz Çelik, sivrisinek ısırıklarına karşı dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgilendirmeler yaptı.
Sivrisinek ısırıklarının havaların ısındığı yaz mevsiminde çok sık karşılaşılan bir durum olduğunu belirten Doç. Dr. Havva Hilal Ayvaz Çelik, “Dişi sivrisineğin özellikle geceleri kan emerken bıraktığı tükürük salgısındaki toksinlere cildin reaksiyon vermesi sonucu birkaç dakika ile saat arasında ortaya çıkan kaşıntılı döküntüler görülür. Bu döküntüler çoğunlukla zararsız olup kendiliğinden birkaç gün içinde geriler. Nadiren sivrisineklerin taşıdığı virüs veya parazitler nedeniyle, bu ısırıklar sonucunda sıtma, fil hastalığı, sarı humma, Batı Nil virüsü, Denk hastalığı, Zika virüsü gibi ciddi hastalıklara sebep olan durumlar ortaya çıkabilmektedir. Özellikle ısırık sonrası birkaç gün-hafta içinde yüksek ateş, titreme, baş ağrısı, halsizlik, kas krampları ve eklem ağrıları, bulantı-kusma, nefes darlığı, yaygın deri döküntüsü, kırmızı göz, kol veya bacağın anormal şişliği vb. durumlar varsa, sivrisinek kaynaklı ölümcül olabilen bu hastalıklar için mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekmektedir” ifadelerini kullandı. Sivrisinek ısırıklarının özellikle alerjik bünyeye sahip kişilerde aşırı reaksiyonlara sebebiyet verebileceğini dile getiren Doç. Dr. Çelik, “Normal insanlarda hafif kızarıklık, şişlik, kaşıntı şeklinde görülen ısırıklar bu kişilerde daha ödemli, aşırı kaşıntılı su toplamaları, bölgesel ısı artışı, hafif ateş yükselmesi, ele gelen lenf bezeleri veya daha ileri durumlarda vücutta yaygın kurdeşen şekline dönebilirler. Çok nadiren göz, dudak, dilde ve boğaz bölgesinde şişlik ile nefes darlığı görülebilir. Ani gelişen böyle bir durumla karşılaşanlar mutlaka bir acil servise başvurmalıdır” dedi.
“Sivrisinek ısırıklarına iyi gelebilecek yöntemlerin başında soğuk uygulama (buz uygulamasını direkt cilde değecek şekilde önermiyoruz, beze sarılan buz uygulanabilir), sabunlu veya sirkeli su ile ısırılan bölgenin yıkanması sonrası yatıştırıcı aloe vera içerikli veya antihistaminik, kortizon-antibiyotik kombinasyonlu kremlerin uygulanması bulunur. Ayrıca kaşıntı, kabarıklık durumları fazla olduğunda antihistaminik içerikli haplar veya iğneler uygulanabilir. Daha da acil veya yoğun bir alerji tablosu mevcutsa (nefes alamama, ani tansiyon düşmesi, ani bulantı-kusma vb.) yine kortizon içerikli tedavilerle adrenalin iğnesi uygulamaları yapılması gerekmektedir, mutlaka acil servise başvurmanız önerilir” ifadelerini kullandı. Sivrisinek ısırığına karşı bazı kulaktan dolma yanlış tedbirlerin de uygulanmasının sakıncalarına değinmeyi ihmal etmeyen Doç. Dr. Çelik, “Yoğurt, soğan, bal vb. gıda maddelerinin bölgeye uygulanması önerilmemektedir. Bu maddelere karşı kişide ekstra bir alerjik reaksiyon oluşabileceği ve ikincil bakteriyel enfeksiyon denilen her türlü yaralanma sonrası o bölgenin bakteri enfeksiyonlarına karşı giriş kapısı oluşturabileceği gerçeğini göz ardı etmemek gerekmektedir. Bu ikincil enfeksiyon riski nedeniyle ısırıklar tırnakla kaşınmamalı, mümkünse ovalama şeklinde anlık rahatlama sağlanmalıdır. Yine de kişi çok kaşınıyorsa ve yıkasa bile bu durum gerilemiyorsa, bir dezenfektan (klorheksidin, alkol vb. içerikli) kısa süreli uygulanabilir. Uzun dönemde bu dezenfektanların da cildi kurutup alerjik reaksiyon riskini artırabileceği unutulmamalı, sürekli uygulamadan kaçınılmalıdır. Ayrıca ısırık bölgesinde bölgesel ısı artışı, ele gelen şişlikler-lenf bezleri veya o bölgeden ileriye doğru artış gösteren kızarıklık durumları varsa, ağızdan antibiyotik tedavisi gerekebilir; böyle durumların gelişmemesi için gıda maddelerini bu bölgeye uygulamamak ve bir dermatoloğa görünmeniz önerilir” şeklinde ifadeler kullandı.