Özkaya, hava kirliliğini "görünmez katil" olarak adlandırarak, “Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, dünya nüfusunun yüzde 99’u, kılavuz sınırları aşan kirli havayı soluyor ve bu durum her yıl 7,5 milyondan fazla kişinin ölümüne yol açıyor” ifadelerini kullandı. Her yıl 5 Ağustos'ta kutlanan Dünya Temiz Nefes Günü, solunum sağlığının önemine dikkat çekmek ve hava kirliliğinin olumsuz etkileri konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla dünya genelinde çeşitli etkinliklerle anılmakta. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) son raporuna göre, dünya nüfusunun yüzde 90'ından fazlası kirli hava solumakta ve bu durum her yıl 7 milyon erken ölüme sebep olmaktadır.
Özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanlar, endüstriyel aktiviteler ve araç trafiği sebebiyle yüksek seviyelerde zararlı partikül maddelere maruz kalmakta, bu da astım, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) ve akciğer kanseri gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açmakta. Türkiye'de yapılan son araştırmalar, İstanbul ve Ankara gibi büyük metropollerde hava kalitesinin sınır değerlerin üzerinde olduğunu ve nüfusun büyük bir kısmının sağlıksız hava şartları altında yaşadığının bir kanıtıdır. Bu kapsamda özellikle hava kirliliğinin sağlık üzerindeki etkilerine dair detaylı bilgilendirmeler yapan Prof. Dr. Şevket Özkaya aynı zamanda bu kirliliğin insan ömrünü ortalama 3-5 yıl azalttığının altını önemle çizerek uyarılar yaptı.
Prof. Dr. Şevket Özkaya, "Hayat nefesle başlar ve nefes alarak devam eder. Akciğerlerimiz, her nefeste kalbin, beynin ve diğer organların ihtiyacı olan oksijeni sağlamak için dış çevredeki atmosfer havasını içimize çekeriz. Bu atmosfer içindeki havada sadece oksijen değil, toz, partikül ve diğer kirletici maddeleri de akciğerlerimize alırız" şeklinde konuştu. Prof. Dr. Özkaya, bir insanın günde yaklaşık 20 bin kez nefes alıp verdiğini ve bu süreçte yaklaşık 10 bin litre hava soluduğunu ifade ederek, temiz hava solumanın sağlık için ne kadar kritik olduğuna vurgu yaptı. Şevket Özkaya Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, dünya nüfusunun yüzde 99’u, kılavuz sınırları aşan kirli havayı soluduğunu da belirterek, “Bu durum her yıl 7,5 milyondan fazla kişinin ölümüne yol açıyor. Hava kirliliği, solunumsal, kardiyovasküler, nörolojik ve endokrinolojik hastalıkların patogenezinde rol oynayan küresel bir tehdit olarak tanımlanıyor. WHO, yıllık PM2.5 konsantrasyonundaki 10 g/metreküplük bir artışın, yetişkinler arasındaki genel ölüm oranını yüzde 6 artırdığını bildiriyor. Hava kirliliği, solunum yolu hastalıklarından kalp rahatsızlıklarına, nörolojik bozukluklardan metabolik sendrom ve diyabete kadar birçok ciddi sağlık sorununa yol açmaktadır. Ayrıca, kronik maruziyetin obstrüktif uyku apnesi ve diğer uyku bozukluklarına neden olduğuna dair araştırmalar bulunmaktadır. Ayrıca epidemiyolojik çalışmalar, hava kirliliğinin burun akıntısı, burun tıkanıklığı, laringospazm gibi üst hava yolu semptomları ve öksürük, nefes darlığı, hırıltı gibi alt solunum yolu semptomlarını artırdığını göstermektedir. Astım, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, akciğer kanseri, konjestif kalp yetmezliği ve inme gibi ciddi sağlık sorunları, hava kirliliğinin temel mortalite ve morbidite nedenleri arasında yer almaktadır” ifadelerini kullandı. Yeni çağın çalışanlarında tanımlanmış olan "Hasta Bina Sendromu" hakkında da bilgi aktaran Özkaya, kapalı ofislerde veya evlerde yaşanan iç ortam hava kirliliğinin çeşitli sağlık sorunlarına neden olduğunu kaydetti. Bu sendromun semptomları arasında; baş ağrısı, göz, burun ve boğazda tahriş, kuru öksürük, baş dönmesi, konsantrasyon zorluğu ve yorgunluk bulunduğunu kaydeden Özkaya, “Hasta Bina Sendromu, yetersiz havalandırma, arızalı ısıtma ve klima sistemleri gibi faktörlerden kaynaklanabilmektedir” ifadelerini kullandı.