Klinik olarak saptanan gebeliklerin yüzde 10-15’i düşükle sonuçlanmakta

KLİNİK OLARAK SAPTANAN GEBELİKLERİN YÜZDE 10-15'İ DÜŞÜKLE SONUÇLANMAKTA

Abone Ol

Memorial Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Gamze Akın Evsen, çocuk sahibi olmaya hazırlanan çiftlerin yaşadığı en büyük travmalardan biri olan gebelik kayıpları, çoğu anne adayının psikolojisinin bozulmasına ve çaresizlik hissine kapılmasına neden olduğunu belirterek, "Klinik olarak saptanan gebeliklerin yüzde 10-15’i düşükle sonuçlanmakla beraber bu durumun tekrar etmesi yani tekrarlayan gebelik kayıplarında oran Yüzde 3 ila 5’tir" dedi.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Gamze Akın Evsen, gebelik kayıplarında en sık kromozomal sıkıntılar olmakla beraber, genetik anomaliler, hormonsal sıkıntılar, kan pıhtılaşması, rahmin yapısal bozuklukların olduğunu ve tekrarlayan gebelik kayıplarının ise öncelikle anne ve babanın kronik hastalıkları, tıbbi öyküleri, ailede mevcut genetik hastalıkları gibi durumların ayrıntılı bir şekilde sorgulanmasıyla ortaya çıkacağını söyledi.

Tıbbi literatürde abortus yani düşük olarak tanımlanan gebelik kaybı, bebeğin 500 gram ağırlığına ulaşmadan veya 20’inci haftadan önce çeşitli sebeplerden ötürü gebeliğin sonlanması anlamına geldiğini açıklayan Dr. Evsen, genelde en sık ilk 3 aylık dönemde görülebilmekte olduğunu dile getirdi.

2 veya daha fazla sayıda yaşanan gebelik kayıplarına ise tekrarlayan gebelik kaybı dediklerini belirten Dr. Evsen, şöyle konuştu:

"Klinik olarak saptanan gebeliklerin yüzde 10-15’i düşükle sonuçlanmakla beraber bu durumun tekrar etmesi yani tekrarlayan gebelik kayıplarında oran Yüzde 3 ila 5’tir. Tekrarlayan gebelik kayıplarında en sık kromozomal sıkıntılar olmakla beraber, genetik anomaliler, hormonsal sıkıntılar, kan pıhtılaşması, rahmin yapısal bozuklukları, annede var olan diyabet ve guatr gibi sistemin hastalıklar, annede tekrarlayan enfeksiyonlar, bağışıklık sistemi sorunları ve çevresel faktörler görülebilmektedir."

Gebelik kayıplarının sebeplerinin değerlendirilmesi için çeşitli testlerin yapılması gerektiğini aktaran Dr. Evsen, "Özellikle tekrarlayan gebelik kayıplarının sebepleri değerlendirildiğinde öncelikle anne ve babanın kronik hastalıkları, tıbbi öyküleri, ailede mevcut genetik hastalıkları gibi durumların ayrıntılı bir şekilde sorgulanması gerekmektedir. Ayrıntılı bir fizik muayene sonrasında genetik sorunlar açısından genetik testi, pıhtılaşma bozukluğu açısından trombofili paneli incelenmesi, genel hastalıkların değerlendirilmesi için, akş, ogtt, hba1c, tsh, prl gibi testler istenebilmektedir. Yine bağışıklık sitemi değerlendirmesi için bazı testler istenmekle beraber rahmin yapısal sıkıntıları için hsg dediğimiz rahim filmi çekilmesi önerilmektedir. Tüm bunlar böyle kısaca özetlenebilse de bu süreç hasta için oldukça yıpratıcı kaygı verici olabilmektedir" dedi.

"Her ne kadar sebebin ortaya çıkarılması için pek çok tetkik yapılsa da bu durumu yaşayan çiftlerin yarısından fazlasında bu testlerde bir sıkıntı saptanmamaktadır" diyen Dr. Evsen, "Bu durum açıklanamayan tekrarlayan gebelik kaybı olarak isimlendirilir. Hasta için daha kaygı verici olabilmekte bazen de hastaları daha çok umutsuzluğa sürüklemektedir. Hastanın tekrarlayan kayıpları olmasına rağmen hiçbir sıkıntı tespit edilmediği durumlarda hastaya sabırla sürece devam etmesini önermekteyiz. Böyle hastalarda devam eden süreçte yüzde 50-70 sağlıklı bir gebelik süreci görülebilir. En çok da bu dönemde karşılaştığımız soru ya tekrar olursa? Evet, tekrar olabilir ancak sabırla süreci desteklemeliyiz. Bu durum çoğunlukla anne adayının umutsuzluk hissine kapılıp evlat sahibi olamayacağı düşüncesinin öne çıkmasına sebep olmaktadır. Gebeliğe hazırlık döneminden bir kaygı ve korku süreci başlar" diye konuştu.

Anne olma kuramının başlangıcı olan karar ve hazırlık aşamasında kötü deneyimi olmayan kadınlarda daha rahat geçtiğini söyleyen Dr. Evsen, "Olumsuz deneyim yaşamış kadınlarda ise zorlayıcı geçmektedir. Anne, gebe kalınıp her şey yolunda olsa bile beklenen bir bebeğin heyecanını kaybetme endişesi ile beraber yaşamaktadır. Zorlu süreçlerden sonra elde edilen gebeliklerde gebelik süresince anne adayları süreçle ilgili zorluklarda bile şikayet etme haklarının olmadığını düşünüp sadece minnettarlık duyması gerektiğini düşünebilirler. Gebelik oluştuğu andan itibaren kaybetme korkusu hakim olduğundan anne adayı gebeliğe inanmakta güçlük çekebilir sık kontroller sık testler yaptırabilir” ifadelerinde bulundu.