İstanbul Depremlerle Sarsılmaya Devam Ediyor
İstanbul'da geçtiğimiz haftalarda meydana gelen büyük sarsıntıların ardından, 30 Nisan 2025 tarihinde Silivri açıklarında 3.6 büyüklüğünde yeni bir deprem kaydedildi. Kandilli Rasathanesi, depremin saati ve büyüklüğü hakkında detaylı açıklamalarda bulundu. Son dönemde yaşanan bu artçı depremler, İstanbul'un deprem riskiyle ilgili endişeleri artırmış durumda. Peki, bu depremler İstanbul için ne anlama geliyor?
İstanbul'da Deprem Aktivitesi Artıyor
İstanbul, son zamanlarda sık sık depremlerle sarsılmakta. Özellikle Marmara Bölgesi'nde 6.2 büyüklüğündeki büyük deprem, bölgedeki fay hattının aktif olduğuna dair güçlü bir işaret olarak yorumlanıyor. Kandilli Rasathanesi, son depremin Silivri açıklarında, 3.8 kilometre derinlikte gerçekleştiğini duyurdu. Ancak bu büyüklükteki depremler, daha büyük bir sarsıntının habercisi olabilir mi?
Hasar Tespit Çalışmaları Devam Ediyor
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İstanbul’daki depremler sonrası hasar tespit çalışmalarının sürdüğünü belirtti. Yapılan incelemelere göre, şu ana kadar 18 bin 74 bina incelenmiş ve bunların 16 bin 434'ü hasarsız, 1.640'ı ise az hasarlı olarak tespit edilmiştir. Ancak, İstanbul'un çarpık yapılaşması ve kaybolan dereleri, depremlerle birlikte daha büyük riskleri gündeme getirmektedir.
İstanbul’daki Dereler ve Yapılaşma Riski
İstanbul'daki kaybolan dereler, özellikle deprem sırasında büyük riskler barındırmaktadır. Bu dereler üzerinde yapılan yapılaşmalar, hem sel hem de deprem açısından büyük bir tehdit oluşturuyor. Uzmanlar, dere yatakları üzerinde yapılan binaların daha fazla hasar görme riski taşıdığını belirtiyor. Bu durum, İstanbul’daki depremlerle birleşerek yıkıcı sonuçlar doğurabilir.
Deprem Fay Hattı ve İstanbul’a Yönelik Tehdit
İstanbul, Marmara fay hattının merkezinde yer almakta. Prof. Dr. Tuncay Taymaz, bu fayın doğuya doğru hareket ettiğini ve İstanbul’a yakın bölgelerin risk altında olduğunu açıkladı. Fay üzerindeki gerilme, daha büyük depremler için zemin hazırlayabilir. Depremin sıklığı ve büyüklüğü arttıkça, İstanbul’daki altyapı, yaşam alanları ve binalar üzerindeki etkisi de artacak gibi görünüyor.