Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın Büyüksaraç, Bitlis’in Tatvan ilçesinde bulunan Nemrut Yanardağı’ndaki volkanik tehlikenin kontrol edilebilmesi için etrafında bir sismik ağ kurulması gerektiğini söyledi.

Hasan Dağı volkanının harekete geçtiği yönündeki haberinden sonra gözler dünyanın ikinci, Türkiye’nin ise en büyük volkanik krater gölü olan Nemrut Krater Gölü’ne çevrildi. Doğal güzelliğiyle her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin akınına uğrayan kalderada 2002 yılında bir gözlem ağı kurulup, bu amaçla 3 adet sismometre istasyonu oluşturulmuştu. Kurulan ağ ile bir dönem bölgedeki küçük depremler başarılı şekilde kaydedilip volkanın derin yapısı ile ilgili bazı çıkarımlar yapılırken, kurulan istasyonun kaderine terk edilmesi nedeniyle Nemrut yanardağı ile ilgili hareketler kaydedilemiyor.

Bitlis’te görev yaptığı dönemde Nemrut kalderasıyla ilgili yürütülen bazı çalışmaların içinde yer alan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın Büyüksaraç, üyesi olduğu Anadolu Su Altı Araştırma ve Sporları Derneğinin (ASAD) Nemrut krateriyle ilgili başlatmış olduğu çalışmalar kapsamında değerlendirmelerde bulundu. Nemrut yanardağındaki volkanik tehlikenin kontrol edilebilmesi için etrafında gözlem amaçlı bir sismik ağ kurulması gerektiğine dikkat çeken Büyüksaraç, Nemrut yanardağında şu anda gözlem yapılamadığı için gelecekte oluşabilecek volkanik tehlikelerin de takip edilmediğini söyledi. Nemrut yanardağı için 2002 yılında kurulan ve daha sonrasında bazı gerekçelerle kaderine terk edilen gözlem ağı istasyonu ile ilgili bilgi veren Büyüksaraç, “Nemrut Dağı, Van Gölü’nün batısında Tatvan ilçesine yaklaşık 10 kilometre uzaklıkta volkanik bir dağ olup, içinde bir de göl bulunduran ve bir kalderaya sahip stratovolkandır. Volkanik aktivite yaklaşık 1 milyon yıl önce başlamış olup, en yakın tarihsel etkinlikleri 1441, 1597 ve 1692 yıllarında gerçekleşmiştir. Nemrut yanardağı için bir gözlem ağı 2002 yılında Hacettepe Üniversitesi ve Fransız-Mağmalar ve Volkanlar Laboratuvarı (Université Clermont Auvergne-OPGC) işbirliği ile kurulmuş ve bu amaçla 3 adet sismometre istasyonu oluşturulmuştur. Sismometrelerin ilk yerleştirildiği dönemde alınan kayıtlar ve sonrasında Nemrut volkanı kaynaklı deprem etkinlikleri incelendiğinde, küçük depremlerin başarılı şekilde kaydedildiği ve buna bağlı olarak volkanın derin yapısı ile ilgili bazı çıkarımlar yapılmıştır. Ancak güvenlik ve altyapı eksikliği gerekçesiyle istasyon kurulumları istenildiği gibi volkanı kuşatacak şekilde olamamıştır” dedi.

“Sismik ağ şart”

Günümüzde artık Nemrut Dağı için bir sismik ağın kurulması için tüm şartların uygun olduğunu vurgulayan Büyüksaraç, “Günümüzde gerek altyapı olanaklarının artması gerekse güvenlik sorununun olmaması nedeniyle istasyon ağının daha az çevresel etkilerden etkilenecek boyutta oluşturulması mümkündür. Türkiye’de volkanik alanlarda sürekli izleme son derece az olarak gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle gelecekte aktif olması, olası yanardağların davranışlarıyla ilgili bilgi altyapısı oluşturulamamaktadır. Ancak normal dışı etkilerin tanımlanabilmesi için öncelikle normal sürecin bilinmesi gerekir. Dünyada var olan ve birbiriyle bağlantılı bu tür gözlem istasyonlarıyla işbirliği de bu yolla kurulabilecektir. Nemrut ve çevresinin eko turizme uygun olması ve uluslararası jeopark ağına katılma potansiyeli nedeniyle de volkanik tehlikenin kontrol ediliyor olması gerekmektedir. Dünyada yapılan uygulamalar incelendiğinde en başarılı uygulamanın Aralık 2000’de, Meksika’daki Ulusal Afet Önleme Merkezi’ndeki bilim insanları, Meksika kenti dışındaki Popocatépetl yanardağının püskürmesini iki gün öncesinden tahmin etmeleri örnek olarak gösterilebilir. Tahmin, İsviçreli bir volkan bilimci olan M. Chouet tarafından yapılan ve uzun dönemli salınımların artışı üzerine sürdürülen araştırmalar sonucunda yapılmıştır. Hükümet 10 binlerce kişiyi şehirden uzaklaştırmış ve 48 saat sonra, yanardağ püskürmüştür. Bu püskürme, Popocatépetl yanardağının bin yıl boyunca karşılaşılan en büyük püskürmesi olmuştur. Volkanik aktivitenin sismik kayıtçılarla izlenmesi, bir patlamanın tahmin edilmesine ve halka volkanik bir tehlike alarmı verilmesine hizmet eder. Bu nedenle, bir volkanın bölgesindeki izleme sistemi sismik olayları tam olarak belirleyebilmeli ve elde edilen bilgiyi mümkün olan en hızlı bir şekilde işlemelidir. Bu sorunu çözmek için, bir sismik ağın en az üç ila beş sismik istasyondan oluşması gerekir. İstasyon sayısı ve dağılımı öncelikle depremlerin konumlarının ve faylanma mekanizmalarının iyileştirilmesi için planlanmıştır. Ulusal kurumların kaydedemediği ve/veya tanımlama yapamadığı mikro depremlerin saptanması ve değerlendirilmesi ve bunların spektral kaynak parametrelerinin belirlenmesi gerekmektedir. Nemrut yanardağı etrafında bir sismik ağ kurulmalıdır. Bu şekliyle proje ortakları olan Hacettepe Üniversitesi ve Bitlis Eren Üniversitesi işbirliği ile yeterli finansman bulunabilirse çalışma gerçekleştirilebilecektir” şeklinde konuştu.

“Sorun cüzi bir bütçeyle çözülebilir”

Bölgede başlattıkları çalışmalardan birinin de Nemrut krateriyle ilgili olduğunu belirten Anadolu Su Altı Araştırma ve Sporları Derneği (ASAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Salih Aygün ise Nemrut yanardağı için bir gözlem ağı 2002 yılında Hacettepe Üniversitesi ve Fransız-Mağmalar ve Volkanlar Laboratuvarı (Université Clermont Auvergne-OPGC) işbirliği ile kurulmuş ve bu amaçla 3 adet sismometre istasyonu oluşturulmuştur. Ancak daha sonra güvenlik ve bütçe bahane edilerek kaderine terk edilmiştir. Hasan Dağı sismometre projesi İngiliz ve MTA tarafından yürütülürken Nemrut Krater Gölü sahipsiz kalmıştır. Tahmini 5 bin dolarlık bir bütçeyle çözülebilecek bu sorun için yetkili kurumlarımızı daha duyarlı olmaya davet ediyoruz” diye konuştu.